Genetik miras yumurtlama sayısının azalmasında önemli rol oynuyor

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek, genetik mirasın yumurtlama sayısının azalmasında önemli rol oynadığını bildirdi.

ADANA 11.10.2022, 09:21
Genetik miras yumurtlama sayısının azalmasında önemli rol oynuyor

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Şimşek, genetik mirasın yumurtlama sayısının azalmasında önemli rol oynadığını bildirdi.

Doç. Dr. Erhan Şimşek, yaptığı açıklamada, erkek üreme hücresi olan spermin her ay yeniden üretilirken; kadınların daha anne karnında oluşan, belirli sayıda yumurta ile dünyaya geldiğini belirterek, "Her yeni doğan bebekte farklı sayıda olan bu yumurtalar ergenlik çağına ulaşıldığında belirli bir seviyeye düşer. Menopoz dönemine kadar kullanılan ya da azalan yumurta sayısı, menopoz ile birlikte tükenir. Genel anlamda; sağlıklı bir kadında 20 milyona yakın yumurta anne karnında oluşurken; bu sayı doğumda bir milyona, ergenlik dönemine girilmesiyle 500-700 bin civarına geriler" dedi.

Üreme Sağlığı ve İnfertilite üzerine uzmanlaşmış bir hekim olarak, çocuk doğurma yaşının ötelenmesi ile giderek artan oranda yumurtası azalmış kadınlar ile karşılaşıldığını belirten Doç. Dr. Erhan Şimşek, şöyle devam etti:

“Ergenlik döneminde ortalama 500 bin civarında olan yumurta rezervinden 500 tanesi, menopoza kadar kullanılır. Geriye kalan yumurtalardan da her ay 500 veya 1000 adedi yok olarak azalır. Yumurta rezervi her kadında değişkendir, bazı kadınlarda da doğduklarından itibaren az olabilir. Kadınların az bir kısmı ise her ay beklenenden daha fazla yumurta kaybederek erken menopoza girebilirler. Genelde toplumda 40 yaşın altındaki kadınların menopoza girme oranı yüzde 1 veya 2’dir. Menopozdan önceki son 5-6 yılda adet görüldüğü halde, sağlıklı yumurta üretilemediği için doğum şansı neredeyse sıfırdır. Yani son 5-6 yılki yumurtalar doğurganlık sağlamaz. O nedenle aslında menopoz yaşıyla doğurganlık yaşı aynı değildir. Doğurganlık kırklı yaşlarda sona ermektedir. 40 yaşın üstünde kendiliğinden doğurma oranı yüzde 50’nin altındadır. O yüzden bu yaşlarda hastaların doktora başvurma ve tıbbi yardım isteme oranları çok yüksektir.”

"Yumurta rezervleri hen kadında değişiklik gösterir"

Yumurta rezervinin kişilere göre değişiklik gösterdiğinin ve bu konuda çevresel ve genetik faktörlerin önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Erhan Şimşek, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Anneleri erken yaşlarda menopoza girmiş olan kadınlar, yumurta rezervlerini mutlaka kontrol ettirmelidir. Kişilerin anneleri 40 yaşın altında menopoza girdiyse, annelerinin doğurganlığı az olmuş ise, tüp bebekle doğuran kardeşleri ya da teyzeleri var ise doğurganlıkları az olabilir. O nedenle bu hastaların; benim rezervim az mı diye düşünerek kadın doğum uzmanı hekimler tarafından değerlendirilmeleri yerinde bir karar olur. Bununla birlikte bilmediğimiz sebeplerden de bir grup hastada azalmış yumurta rezervi görülebilmektedir. Toplumda yüzde 1 ile yüzde 2 arasında olsa da, erken yaşlarda yumurta kaybı yaşayan hastalarımız olabiliyor. Özellikle adet miktarı azalıp düzensizleşiyorsa, 2-3 ayda bir seyrek adet görülüyorsa, yumurta rezervinin kontrol ettirilmesinde fayda olduğunu düşünüyoruz. Toplumumuzda yaygın olan evlilikten sonra kadın doğum doktoruna gitme düşüncesi; doğurganlık kaybıyla sonuçlanabiliyor. Genellikle 33-35 yaşına kadar hastaların yeterli yumurtası vardır ve doğurganlıklarında bir sorun beklenmemektir. 27 yaşından 34 yaşına kadar hafif azalan doğurganlık genellikle 40’lı yaşların başına kadar azalarak sürer. Kırk yaş üzeri ancak yeni evli olan bir hastada bulacağımız yumurtalarla doğuma ulaşma şansımız yüzde 1 ile yüzde 3 oranlarını geçememektedir. 45 yaşından sonra ise doğal doğurganlık oranı ihmal edilecek kadar düşüktür. Kadın Doğum muayenesinin yanı sıra doktorunuzun uygun gördüğünde yapılacak bir kan testi olan, antimüllerian hormon (AMH) ölçümü hastalarımıza yumurta rezervleri ile ilgili fikir verebilmektedir. Bu kan testi muayenenin yerine geçmemektedir. Yumurtalığın sağlıklı olup olmadığını ya da doğurup doğurmayacağınızı ön görmemekle birlikte, mevcut yumurtaların oranını belirleyebilmektedir. Test ile birlikte jinekolojik muayene mutlaka yaptırılmalıdır. Bekar kadınların jinekolojik muayenesi rahim ve yumurtalıklarının detaylı görülebileceği karından ultrason ile yapılmaktadır. Bu yöntemle yumurta rezervlerini anlamak mümkündür. Rezervleri ile ilgili kaygısı olan, yaşı 33 - 35 veya ötesine ilerleyen, ailede erken menopoz öyküsü bulunan kadınların bir Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanına başvurmaları gerekmektedir”.

"Uzayan insan ömrü doğurganlık yaşını etkilemiyor"

Günümüzde uzayan insan ömrünün, doğurganlık yaşına bir etkisi olmadığının, “sağlıklı bir kadınım ilerleyen dönemlerde de anne olabilirim” düşüncesinin yanlış olduğunun altını çizen Doç. Dr. Erhan Şimşek, “Geçmiş dönemlerde ortalama 50 yıl ömrü olan bir kadın ile günümüzde 80 yıl yaşam beklentisi olan bir kadında doğurganlık ortalama olarak ancak 40’lı yaşların başına kadar sürebiliyor. Doğurganlık için evlilik süresinin değil, yaşın baz alınması gerekiyor. Örneğin; 40 yaşında 2 aylık evli olan bir kadının ay başına anne olma şansı gene yeni evli 35 yaşından küçük bir kadına göre oldukça azalmış bir orana sahiptir. Bu sebeple doğurganlığı belirleyen en önemli faktör evlilik süresinden ziyade kadının yaşıdır. Ertelenen doğurma yaşının sonuçları ileri yaşlarda ne yazık ki dramatik olabilmektedir. Çevresel faktörlerin başında ise sağlıklı beslenme ve egzersizin önemine değinmemiz gerekir. Protein, karbonhidrat ve yağ oranı bakımından dengeli, sağlıklı beslenme doğurganlığı arttırır. Özellikle işlenmiş şeker içeren karbonhidrattan zengin beslenme bağışıklık sistemini etkilemekte ve kiloyu artırarak yumurta kalitesini bozabilmektedir. Özetle sağlıklı kiloda olmak doğurganlık üzerine olumlu katkı sağlayabilirken aşırı kilolu ve obez olmak doğurganlığı düşürebilmektedir. Vücut kitle indeksi 35’in üzerinde olan, aşırı şişman dediğimiz hastalarda doğurganlıktaki azalma daha belirgin olmaktadır” diye konuştu.

"Azalmış yumurtası olan hastaların da tedavi seçeneği bulunuyor"

Azalmış yumurtada tespit edilen hastalar için bu durumun oldukça kaygı verici olmasına rağmen doğurganlığının bitmediği, uygun ve etkin pek çok tedavi ile çocuk sahibi olma şansı taşıdıklarının bilinmesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Erhan Şimşek, şunları kaydetti:

"Hastalarımızın kalan yumurta rezervine göre seçilecek; aşılama, tüp bebek gibi uygun tedaviler ile gebelik şansı devam ettirilebilir. Konunun psikolojik boyutu da düşünüldüğünde; kadına yumurtasının az olduğunu söyleyecek kişinin, tedavi seçenekleri ve şanslarını da açıklayabilecek üreme konusunda uzman bir doktor olması önemlidir. Çünkü eğitimini tamamlayıp işini kurmuş, evlenip çocuk doğurma hayali kuran, çocuk sahibi olabileceğini düşünen bir kadına; yumurtasının azaldığı açıklandığında bunun kaygı ve depresyon gibi durumlara yol açabileceği de düşünülerek hasta ile detaylı bir şekilde olası çözümler eşliğinde değerlendirme yapmak gerekmektedir. Her azalmış yumurta rezervi olan kadında doğurganlık bitmeyeceği gibi pek çok tedavi seçeneği de bulunmaktadır. Azalmış yumurta rezervi olan hastalarda kadının evli veya bekar olmasına göre çeşitli tedaviler sunulabilmektedir. Bekar ve durumu uygun olan hastalarda yumurta dondurma; evli hastalarımızda ise gebeliğin ötelenmemesi ve hemen doğurmaya teşvik etme yanı sıra yumurtalarının döllenerek embriyo aşamasına getirilmesinden sonra dondurularak saklanması gibi yöntemler ile doğurganlığın korunması mümkün olabilmektedir. Doğurganlıkta en önemli faktörün yaş olduğu düşünülürse geç kalmadan, 30 yaşını geçmiş, henüz evlilik planı olmayan kadınların yumurta rezervi açısından aile hikayeleri konusunda bilgi sahibi olmaları ve risk taşıdıklarını düşünüyorlarsa kendilerini bir kadın doğum doktoruna emanet etmelerini tavsiye ediyorum."

Yorumlar (0)
banner69
Namaz Vakti 23 Mart 2023
İmsak
Güneş
Öğle
İkindi
Akşam
Yatsı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 25 60
2. Fenerbahçe 24 54
3. Beşiktaş 25 49
4. A.Demirspor 25 45
5. Trabzonspor 25 44
6. Başakşehir 24 41
7. Kayserispor 25 38
8. Konyaspor 25 34
9. Karagümrük 24 31
10. Antalyaspor 25 28
11. Alanyaspor 25 28
12. Sivasspor 25 27
13. Kasımpaşa 25 26
14. Gaziantep FK 25 25
15. Ankaragücü 24 25
16. İstanbulspor 24 24
17. Giresunspor 24 23
18. Hatayspor 24 23
19. Ümraniye 25 22
Takımlar O P
1. Samsunspor 26 54
2. Eyüpspor 26 53
3. Pendikspor 26 47
4. Rizespor 25 46
5. Keçiörengücü 26 46
6. Sakaryaspor 26 46
7. Bodrumspor 26 41
8. Manisa FK 25 39
9. Boluspor 25 38
10. Bandırmaspor 25 37
11. Göztepe 25 35
12. Tuzlaspor 26 28
13. Altay 26 25
14. Adanaspor 26 25
15. Erzurumspor 25 24
16. Altınordu 25 20
17. Gençlerbirliği 25 17
18. Denizlispor 26 17
19. Yeni Malatyaspor 26 16
Takımlar O P
1. Arsenal 28 69
2. M.City 27 61
3. M. United 26 50
4. Tottenham 28 49
5. Newcastle 26 47
6. Liverpool 26 42
7. Brighton 25 42
8. Brentford 27 42
9. Fulham 27 39
10. Chelsea 27 38
11. Aston Villa 27 38
12. Crystal Palace 28 27
13. Wolves 28 27
14. Leeds United 27 26
15. Everton 28 26
16. Nottingham Forest 27 26
17. Leicester City 27 25
18. West Ham United 26 24
19. Bournemouth 27 24
20. Southampton 28 23
Takımlar O P
1. Barcelona 26 68
2. Real Madrid 26 56
3. Atletico Madrid 26 51
4. Real Sociedad 26 48
5. Real Betis 26 45
6. Villarreal 26 41
7. Athletic Bilbao 26 36
8. Rayo Vallecano 26 36
9. Osasuna 26 34
10. Celta Vigo 26 34
11. Mallorca 26 32
12. Girona 26 31
13. Getafe 26 29
14. Sevilla 26 28
15. Cadiz 26 28
16. Real Valladolid 26 28
17. Espanyol 26 27
18. Valencia 26 26
19. Almeria 26 26
20. Elche 26 13