Bir garip gri renk, bu kaos, bu karmaşa getirdiğinden daha fazlasını almaya başladı bizden. Asfaltın kokusu burnumuzu yakıyor. Artık yağmurdan sonra toprak kokmuyor.
Tarsus bana nefes aldırmıyor. Çok garip ama insanlar binlercesi birbirinin aynısı olan, hiçbir estetiği, şirin bir görüntüsü bulunmayan evlerde yaşıyor.
Doğayla, tarihle hiçbir teması beceremiyoruz. Televizyon artık eğlenceli değil. Sistemin sunduğu müzik ve sistemin yarattığı starlar kimse için gerçek değil. Varlığını başka bir pınardan doldurma isteği insanları yakınlaştırıyor. Bu aynılık bize paylaşacak bir şey bırakmadı.
Bu popüler kültür, herkese aynı uzaklıkta. Ne anlatacaksın dostuna? Bilmediği ne söyleyebilirsin? Birini nasıl şaşırtabilirsin? Şaşırtma duygusu da artık senin değil. Onun da programları var. Acımanın, aşkın , ihanetin, saygının, nefretin, intikamın ,dünyayı yöneten bütün duyguların bir karşılığı var.
Senin yerine yaşayıp senin yerine üzülen profesyoneller var.Yapman gereken tek şey küçük yüz mimikleri.Uzaktan kumanda elinde. Hareket etmene bile gerek yok. Hazır elbiselerden birini al kendine . Terziye ihtiyacın yok. Aslında sırf bu yüzden, sadece sığınacak bir yerimiz olsun diye buradayız.
Elimizde duran bu tarihi, sanatı, geleneği öğrenmeye ve paylaşmaya çalışıyoruz. Seni dışarıdaki soğuktan, çamur gibi akan bu yağmurdan biraz olsun uzaklaştıran bu çatıyı biz kurduk. Söyleyecek farklı sözleri olanlar bir araya gelsin istedik.
Gayretimiz birbirine verecek hediyeleri bitmeyen dostları bir araya getirmekti. Reha Muhtar' dan, Hülya Avşar Show'dan, Tarkan'dan, Tele Vole' den kaçacak bir yer umut ettik.
Şehirde yaşayan insanın isteği dışında oluşan ve sistem tarafından tam olarak doldurulamayan kaçış isteği bizi hep aynı noktada buluşturdu. Bu kaçış duygusu bir ucu zihnimize diğer ucu derin bir boşluğa açılırmış gibi aklımızdaki fikirlerin hepsini bir girdap kuvvetiyle yutup çok uzaklara fırlattı.
Ya bir yere sığınacağız yada akıp gidenin ardından bakmayacağız. Kaybettiğim düşünceleri sanki benim değilmişçesine bırakmak rahatlatıcı bir çözüm. Ama o zaman şu soru aklını hep kurcalamaz mı? Ben gerçekten ''ben'' miyim? Bu soruyu kendinize sordunuz mu?
Sormadıysanız mutlaka sorun. Birgün bu soruyu sormak için benliğinizi kaybetmiş olabilirsiniz. Bir Dörtlük "MAZLUM" olmayı sevdiğimiz için, iktidarın peşini bir süre bırakıyoruz.
Ne olur ne olmaz! Bir gün bizimde işimiz düşer iktidara temkinli ile yaklaşıyoruz."BİZ HAKKIMIZ OLANI İSTİYORUZ" diyerek yumuğu masaya vuramıyoruz.
Artık söylemek isteyipte söyleyemediklerimizi bilinç altına atarak "BEYNİMİZE HEPSETMEYELİM