Türkiye de bazı iller, büyük il oldu ya.

Köyler de mahalle yapıldı.

Öyle olunca köy muhtarları, nikâh kıyamıyorlar.

Eskiden köylerde nikâh kıymak şehirdeki gibi uzun sürmüyordu.

Muhtar nikâhı kıyar köy defterine geçti mi tamam.

İki çift evlenebilirdi.

İyi hatırlıyorum.

Yıllar evvel çalıştığım gazete’nin sahibi evlenecek.

O zamanda ben bir manşet atmışım.

Gazetemiz kadrosundan kim evlenirse evlensin.

Tarsus Belediye Başkanının imzası altında nikâh kıydırmayacağız diye.

Derken nikâh zamanı geldi.

Nikâhı, Huzurkentte kıydırdık.

Bir yıl sonra gazetemiz sahibine mahkemeden bir celp geldi.

Mahkeme günü geldi.

Anladık ki nikâh yanlış kıyılmış.

Mahkeme işi düzeltti.

Yine yıllar evvel adını vermeyim.

Bir köy muhtarı köydeki bir kıza âşık olmuş.

Kızı başkası istemiş.

Kız verilmiş.

Gün gelmiş köyde nikâh kıyılacak.

Muhtar sevdiği kızın nikâhını kendi üstüne kıymış.

Düğün olmadan da muhtar kızı kaçırmış.

Ortalık karışmış tabi.

Bu durum bir siyasi meselesinden ortaya çıktı.

Bana geldiler bunu yazar mısın dediler.

Bende yazamam dedim.

Bu siyasi rekabet dilden dile dolaştı.

Velhasıl nikâhı kıyan muhtar seçimi kazanmadı.

Rakibi seçimi kazandı ve o kasabanın Belediye başkanı oldu.

Gazetecilik hayatımda bazı enteresan konularla karşılaştım.

Bunları hiçte konu yapmadım.

Aynı zamanda başka niyetle kullanmadı.

Oysa o tarihlerde Tarsus’ta iki gazeteciydik.

Birbirimize rakip olduğumuz halde ortalığı karıştırmadık.


ARŞİV MAKALE