Ben sadece Tarsus'u anlatacağım.

Tarsus'ta yaşayanlar mikropla kardeş olmuşlardır.

Neden mi?

Her tarafımız mikropta ondan.

Ekmekten başlayalım.

Pis kasalar içerisinde bakkallara ekmek dağıtılır.

Ekmek almaya gelen yüzlerce kişi.

Vitrinde duran ekmekleri bir, bir mıncıklar ve sonra beğendiğini alır.

Eli pis midir değil midir kimse aldırış etmez.

Herkes o ekmeği alırken ekmeğe bir elini bulaştırır.

Hani ekmek fırından çıkarken muhafaza altına alınacaktı?

Biz söyledik biz dinledik.

Yıllar evvel bu karar ortaya atıldı.

Fakat gerçekleşmedi.

Siyah poşet yasak dedik.

Siyah poşet ellerde cirit atıyor.

Herkes bildiğini okuyor.

Bizde bazılarında da şu adet var.

Kardeş siyah poşete koyda görülmesin derler.

Hani siyah poşet yasaktı.

Aman sende.

Kim dinler yasağı.

Bu konu da kime ceza yazılmış.

Yazılsa zaten tarihe geçer.

Biz ne alırsak alalım tozdan dumandan nasibimizi alırız.

Gerçek bir tedbir alınsın.

Görün bakın hastaneler dolar.

Neden mi?

Fazla mikrop almadığımız için yatak döşek yatarız.

Ancak aldığımız mikrop bulunacak ve vücudumuza zerk edilecek.

Sebzeyi bile öyle alıyoruz.

Domates tezgâhta.

Biri gelir domates alacak.

Domateslerin hepsini tek, tek eliyle mıncıklar öyle alır.

Velhasıl söylemek lazımsa tesadüfen mi yaşıyoruz.

Yoksa mikroplar bizi besliyor mu?

Ben yıllardır merak eder dururum.


ARŞİV MAKALE